Yusuf Akçura, 1876 tarihinde Rusya’nın Ulyanovsk kentinde Kazan kökenli bir ailede dünyaya gelir. Akçuraoğlu Yusuf’un ailesi, 1883 yılında İstanbul’a göç edince eğitim hayatı burada geçmekle birlikte, Harp Akademisindeki milliyetçi tutumu sebebiyle önce Fizan'a sürülür ardından Paris’e geçer. Yusuf Akçura, Paris'te siyaset bilimini bitirmenin ardından İstanbul ona yasaklı olduğu Kazan’a geçer. Kazanda çok sayıda çalışmada bulunmakla beraber, burada yazmış olduğu “Üç Tarz-ı Siyaset” makalesi, onu bütün ilim dünyasına tanıtır. Yusuf Akçura, Kazandan sonra İstanbul’a gelince, Sırat-ı Müstakim, Türk Yurdu gibi çok sayıda dergide makaleler kaleme alır. Cumhuriyet ilan edilince de milletvekili olan Akçura, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin kuruluşunda görev alır ve 1935 yılında vefat eder.
Yusuf Akçura, mizahi yönünün yanı sıra döneminde Türkçülüğün yılmaz savunucusu olarak gösterilir ve hayatını adeta Türkçülük fikri üzerine inşa etmiştir. Dili sivri, sert mizaçlı biridir. Bizim yazımızın konusu ise Yusuf Akçura’nın, Türk Yurdu Dergisinin 3. Sayısında kaleme aldığı “Gökalp Ziya Bey Hakkında Hatıralar ve Mülahazalar” isimli yazısının değerlendirmesi olacaktır.
Türk Yurdu Dergisi, 1911 yılında İstanbul'da yayın hayatına başlamış olup, dönemin Türkçülerinin başta gelen yayın organı idi. Yusuf Akçura ise 1911-1915 yıllarında derginin müdürlüğü görevini üstlenmiş, bu süreç içinde dergi hem Rusya'dan özellikle Tataristan'dan kaçan Türk aydınlarının hem de bütün Türklüğün yayın organı olmuştur. Akçura’nın hatıratına göre, onun evi Türk Yurdu Dergisi’nin bulunduğu binanın üst katındaydı. Balkan Savaşlarından sonra Ziya Gökalp, her sabah Akçura’nın evine gider, öğlene kadar ona yeni neşirleri, tahvilleri, intihar vakaasını, hukuki, iktisadi ve siyasi görüşlerini anlatırdı. Akçura’ya göre bunun iki amacı vardı: Birincisi, müzakere ve münakaşa yoluyla fikirlerini yansıtmak ve ona kabul ettirmek.
Müzakere ve münakaşa anlayışı özellikle Ayaz İshaki gibi Kazanlı alimlerde sıklıkla kullanılan bir tartışma metodur. Gökalp Bey de bu konuda “Fikirler yalnızca tartışarak ortaya çıkar” sözünü söylemiştir. Keza, Ziya Gökalp tam bir fikir adamıdır. Nitekim bu konuda hatıratında Akçura şöyle der; "Ziya Bey, çok söz almazdı, aldığı zaman kısa ve öz konuşurdu. Hayatımda Gökalp Bey kadar amacı ve maksadı olan bir adam görmedim. Ortaya mutlaka yeni fikirler, görüşler atardı. Ziya Gökalp’in bu özelliği onu farklı kılan etmenlerden yalnızca birkaçıdır."
Aynı zamanda Gökalp Bey, Kızılelma ve Halk Masalları gibi şiir, masal türünde de eserler yazmış, onun bu eserlerini Akçura, “Zannediyorum Gökalp Bey, ilk defa ve çok büyük marifetle çocuk şiirleri yazan kişidir ” diyerek anlatır. Ziya Gökalp’i bir sistem adamı olarak da gören Akçura, onun “Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmak” makalesini anlatırken, bu makaleyi onun en önemli makalesi olarak görür. Keza, bu makale, ahlaki, dini, hukuku ve siyaseti bir araya getirmekle birlikte Hüseyinzade Ali Bey’in fikirlerinin sistematik bir şekilde aktarılmış şeklidir. Ziya Gökalp, fikirlerini mutlak olarak öne sürer ve bazen de emir ifadelerini kullanılır. Hatıratın son kısmında ise “Türklere Türk Yurdunu, Türk Yurdu da Gökalp’i kazandırmıştır” ifadesi. Gökalp Bey’in bu dergi için önemini anlatmakla birlikte, Türkler için de derginin önemini anlatması bakımından dikkat çekici bir ifadedir.
Hiç yorum yok