Phala nerdeyse her gün sepetini meyvelerle doldurup yola koyulurdu. Yürürken kendi kendine gülümser, bazen duraksayıp düşüncelere dalar ve tekrar yoluna devam ederdi. Onun bu halini görenler kızcağızın aklının biraz “kıt” olduğunu düşünür, ona acırlardı. Phala’nın kendi kendine gülümsemesi, bereketli bir yaz mevsiminde doğmasından dolayı Tanrı’nın kendisini sevdiğini düşündürdüğünden kaynaklanıyordu. İsminin anlamının meyve olması ve sanki kaderi ismiyle yazılmışçasına her gün Lhasa Tapınağı yakınlarında ziyaretçilere, keşişlere hediye etmeleri için meyve satması ona ilginç geliyordu. Jokhang’ta yaşıyor, her gün yaklaşık bir saat yürüyor ve meyvelerini satarak ailesine yardım ediyordu. Lhasa Tapınağı ve keşişleri çok ilgisini çekerdi. Tapınağı uzun uzun izler ve orada keşiş olmanın hayalini kurardı. Anne ve babası köyde yaşayan fakir, sıradan ailelerden biriydi. Ailenin tek çocuğu olan Phala, eğer tapınakta keşiş olabilseydi babası çok gururlanır, ailesi saygın ailelerden olurdu diye düşünüp duruyordu.
Phala meyvelerini toplamış yine yola çıkmıştı. Yolu bitmek üzereyken alıştığı üzere yine o köpek topluluğunu gördü ve korktuğu için yolunu değiştirip daha engebeli olan yerden yoluna devam etti. Bu sefer sinirliydi bu köpekler nereden çıkıyordu karşısına boş yere yolunu uzatıyordu. Biraz daha hızlı olmalıydı. Lhasa Tapınağının bilgelik kapısında bugün çok ziyaretçi olacaktı, meyvelerin hepsini satabilirdi.
Lhasa Tapınağı, keşiş olmak isteyen erkekleri beş öğretiyi kabul etmeleri halinde, eğitilmek üzere kabul ediyordu. Fakat bilgelik kapısından geçebilen kişiler büyük keşiş Ananda’nın öğrencisi olabilirdi. Bilgelik kapısında kocaman harflerle “Gerçek bilge keşişleri geçebilir” yazıyordu ve herkes kapıdaki keşişleri geçmeye çalışıyordu. Phala kısacık ömrü boyunca bilgelik kapısından geçebilen birini görmemişti, duymamıştı. Keşişleri geçebilen olursa merdivenlerin sonundaki kapıdan içeri alınacaktı. Kapıda bekleyen keşişlerin öğretilerine dayanabilecek kadar sabırlı birini henüz ne görmüş ne de duymuştu. Bilgelik kapısı ahşap oymalı, renkli bir kapıydı. Bu ilginç kapı salı günleri açılırdı. Kapıda bekleyen üç tane keşiş, öğrenci olmak isteyenlere yol gösterirdi. Phala salı günleri erkenden bu kapının yakınlarına sepetini koyar, heyecanla gelip keşişlerle konuşan misafirleri izlerdi. Sırayla Ananda’nın öğrencileri olmak isteyenler geliyor, keşişlerle konuşuyor ve yeni aldıkları görevi yerine getirmek üzere uzaklaşıyorlardı. Bazıları defalarca gelmiş, yeni görevleriyle üzgün ve bıkkın bir şekilde dönüyorlardı. Kapıdaki kesişler asla üst üste konuşmazlardı eğer öğrenciler verilen göreve, derse zaten hakimseler diğeri konuşur başka bir yola yönlendirirdi. Gelenlerden birine “Ananda şişmanları öğrenci olarak kabul etmez” demişlerdi. Bir diğerine “çok zayıfsın buna dayanabilecek güçte gözükmüyorsun” demişlerdi. Bugün, daha önce altı defa gelen birine “dünyevi arzulardan uzaklaşabildin mi?” diye sordular. “Evet, artık dünyada hiçbir şeye bağlı değilim, hiçbir şeyi istemiyorum” diye yanıtladı daha önce altı defa gelen kişi. “Umarım öğrenci olmayı istiyorsundur” dediler ve gülüştüler. Sinirle “gülmeyi kesin lütfen! Artık beni kabul edecek mi?” dedi, gelip gitmekten usanan kişi. Keşişlerden biri “sinirli insanlar, etrafı için yıkıcı olur bildiğim kadarıyla, Ananda sinirli birini öğrenci olarak kabul etmeyebilir” dedi. “Peki, bu sefer ne yapmalıyım” dedi gergin ses tonuyla. Keşiş ise “Açlık anında öfke ortaya çıkar. Eğer açlığa alışırsan öfkenden kurtulursun. Bir yıl boyunca günde bir çay kasesi küçüklüğünde pirinç ile kendini sınarsan belki kabul edilebilirsin” dedi. Öğrenci olmak isteyen “pes ediyorum” diyerek hışımla terk etti odayı. Keşişler yine kendi aralarında gülüştüler.
Öğrenmek isteyen bir kişiyi bu kadar zorlayan keşişleri anlamak zordu. Hem neden sadece erkekler keşiş olabilirdi ki ? Bu düpedüz haksızlıktı. Bilginin bir sahibi olamazdı isteyen herkes bilgiye ulaşmalıydı. Kafasında bu düşünceler dolaşırken sırayla pes edenleri izledi. Sepetinde kalan son meyvesini satan Phala sepetini sırtına bağladı. Bu sefer evinin yoluna değil, kapıya yöneldi. Keşişlere “kadınlarda keşiş olabilir mi?” diye sordu. Keşişler önce şaşırdı sonra tekrar gülüşmeye başladılar. Rezil olduğunu düşünen Phala koşar adımlarla evinin yolunu tuttu. Yol boyunca “Bilgiyi sadece seçilmişler mi alabilirmiş? Saçmalık bu. Ben de bilge olabilirim.” diye mırıldanıp durdu. O kadar sinirliydi ki sabah gördüğü köpekleri hiç umursamadı. Köpekler birkaç kez havlayıp, yattıkları yere geri döndüler. Kafasının başka bir konu ile meşgul olması onun korkusunu unutturmuştu. Bütün hafta aynı şekilde devam etti. Artık köpekleri umursamıyor, yanlarından geçip gidiyordu. Yine bir gün Phala meyvelerini sattı, bilgelik kapısından geçen ilk kadın olmanın hayalini kurdu. Keşişlerin onu anlamadığını düşündü. Direkt büyük keşiş Ananda’ya isteğini belirtmeliydi. Salı gününü iple çekiyordu.
Salı sabahı büyük bir heyecanla yola koyuldu. Bilgelik kapısına yaklaştıkça korku ve heyecanı biraz daha arttı. Nihayet kapıya gelmişti. Sıraya girdi önündeki üç kişi yeni görev ve tavsiyelerle uzaklaştılar. Aileler ve Phala’nın arkasındaki kişiler sırada bir kız görmenin şaşkınlığı ve alaycı tavrıyla onu süzüyorlardı. Ayıplayan, meraklı gözlerin eşliğinde keşişlerin yanına geldi. Ben Ananda’nın öğrencisi olmak istiyorum dedi. Keşişlerden biri “kadınların keşiş olarak kabul edildiğini hiç duymadık” dedi. Phala “bugün duyacaksınız” dedi. Keşişlerden diğeri “sen çok güçsüzsün verilen eğitimlere derslere dayanabilecek güçte gözükmüyorsun” dedi. Phala cevap vermedi, haklı olabilirlerdi. Keşişler Phala’dan cevap alamayınca gülüştüler. Son keşiş “bence bu işe hiç kalkışma biz herkese bir yol gösterdik ve öyle yolladık sana tavsiye bile veremiyoruz” dedi. Phala bu cevapla şok oldu. Sanki yürüdüğü yolda karşısına çıkan köpekler havlıyordu, onu sadece korkutmaya ve ona zorluk çıkarmaya çalışıyorlardı. Phala tüm cesaretiyle merdivenlere yöneldi. Hızlı adımlarla basamakları çıkmaya başladı. Keşişler arkasından seslenip, bir şeyler söylüyordu Phala umursamadan kapının önüne kadar gelmişti. Üstünü başını düzelttikten sonra kapıyı çaldı. Keşişlerin seslenmeleri ve insanların hayret dolu bakışları onun üstündeydi. Kapıda beklediği otuz saniye sanki bir yıl gibi geçmişti. Nihayet kapı açıldı. Kapıyı açan diğer keşişlerin aksine beyaz kıyafetli güler yüzlü bir adamdı. Şaşkın bir tavırla Phala’yı baştan aşağıya süzdü. Phala “ben öğrenciniz olmak istiyorum, bilgi herkesin hakkı lütfen beni kabul edin.” dedi. Ananda onu içeri davet etti, dar koridordan büyük bir avluya çıktılar. Ananda avlunun sağ köşesindeki odaya girdi, Phala onu takip etti onun oturduğu yerin hemen karşısına oturdu. Ananda “sen artık benim öğrencimsin, birazdan sana yardım edecek bir eğitmen gelecek yarın sabah derslere başlayacaksın” dedi. Phala şaşkınlık ve mutluluktan ne diyeceğini bilemiyordu “bu kadar kolay mı sizin öğrenciniz olmak? dedi. Ananda “sen kolay bir şey yaptığını mı zannediyorsun?”dedikten sonra gülümsedi. Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti. “İnsanlar bir amaç, bir plan belirledikten sonra o yolda çaba göstermeye başlarlar. Etrafında onu pes ettirecek olaylar gelişir ve çoğu pes eder. Yetecek kadar yemeği olanlar kıtlık gelecek korkusuyla yemekten tat alamazlar. Ellerinin altında onlara yetecek imkanlar vardır ama ileride bu imkanlar ulaşamam korkusuyla büyük kaygılar yaşarlar. Hiçbir zaman yüzleşmeyecekleri kötü durumlar için hazırlık yapıp, kendilerini yiyip bitirirler. Gelecekleri için o kadar kaygılanırlar ki basitçe üstesinden gelecekleri engellerden kaçarlar veya o engelleri gözlerinde büyütüp gereksiz hazırlıklar yapıp zaman kaybederler. Sen bunları düşünmedin sadece istedin ve yürüdün. Kapıdaki keşişlerin görevi derslerden sonra bahçeyi düzenlemek. İnsanlar keşişleri geçmek istemiyor. İsteyen senin gibi yanlarından yürüyüp gelebilir. Sana ilk dersim Phala hayal ettiğin bir amaca giderken, karşına çıkmadıkça sorunları görmezden gel eğer o sorun için kendini hazırlamak için uğraşırsan hayaline daha geç ulaşırsın. Bugün olduğu gibi hedef için adımlar at, yapman gerekeni yap. Çok iyi bir keşiş mi olmak istiyorsun, her gün öğren. Hayatında binlerce basamak olacak düşmekten korkmak yerine adım at.”
Seneler sonra ailesinin yanına saygın bir keşiş olarak gelen Phala, köyünde sevinçle karşılandı. Ailesi yine fakir ama onurlu ve saygın bir aileydi artık. Babası kızını büyük bir özlemle kucakladı. “Phala seni çok özledim, bu kadar saygın biri olacağını tahmin etmiyordum” dedi. Phala çevresindekilere “artık benim adım Phala değil Prajna” ardından ekledi “önceden meyveydim olgunlaştım bilge oldum” dedi ve gülüştüler.
Prajna gerçekten bilge insan anlamındaydı. Ananda bu ismi ona layık görmüştü, sonuçta “gerçek bilge keşişleri geçebilirdi.”
Hiç yorum yok