KARA ÖLÜM

Okuma Süresi:2 Dakika, 55 Saniye

İnsanların evrende kendilerini daima çok üstün görme eğilimleri, kollektif çalışma prensibine uygunluklarıyla bağlantılıdır. Aslında, bizden çok daha akıllı canlılar elbet vardır, fakat birbirlerine yardım etme konusunda ve ortak düşüncenin verdiği yararlılıktan yoksun oldukları için insanlık kadar ilerleyememişlerdir.

Bu durum insanoğlu için  ne kadar iyi olsa da doğal gözle görülemeyen canlıların yaptıkları, insanoğlu üzerinde  ne bir kollektif özellik ne de bireysel bir uğraşta bulunmasına fırsat vermiyordu.

Kara Ölüm  1340’lı yıllarda   Asya’da  başladığında, nüfuz bakımından o dönemde de yüksek olan Çin’de hızlı bir şekilde yayılıyordu. Nedeni ise zamanla mutasyon geçirerek artık hava yoluyla bulaşmaya başlaması oldu.  Yersinia Pestis bakterisinin neden olduğu bu hastalık, son derece öldürücü ve bulaşıcıydı. Salgın 14. yy’da yaklaşık 200 milyon insanın ölümüne neden olsada benzer vakalar 1700′ lü yıllara kadar sürmüş ve milyonlarca insanın canına mal olmuştur.

Çin ve Orta Asya’da başlayan vebanın Avrupa’ya ilk yayılma olayı çok ilginçtir. 1346 da Moğol kuvvetleri, Kefe şehrini kuşatma altına almış, yalnız denizcilik özellikleri olmadığı için tıpkı Japonya istilası girişiminde olduğu gibi ilerleyememişlerdir. Karşılarında denizcilikte çok iyi olan bir Ceneviz kolonisi bulununca,  bu durum kuşatmanın çok uzun  sürmesine neden oldu. Ardından Moğol askerleri arasında hızla yayılan bir hastalığın, veba salgını olduğu anlaşılınca, bütün vebalı cesetleri bir araya getirerek, mancınıklarla kuşatma altındaki şehrin üzerine attılar.

İki gün içinde etkisini hissettiren bu hastalığın bir salgın olduğunu Cenevizliler de çok geçmeden anladı. Hemen gemilere binerek  Kefe’den ayrıldılar. Ancak uğradıkları her limanda hastalıklı oldukları görüldüğünde, kovuldular. 1347 Ekim’inde hastalık taşıyan bazı Ceneviz gemileri, İtalya’da Messina Limanı’na ulaştı. Gemilerde yaşayan çok az insan kalmıştı ve onlar da hastalıklıydı. Gemiler limandan derhal çıkarıldı, fakat fareler ve pireler çoktan karaya inmişlerdi. 1348 ilkbaharında İtalya tümüyle veba salgını pençesine düşmüştü. Buradan çok hızlı bir şekilde Fransa, İspanya, İngiltere, Orta Avrupa ve Balkanlar’a yayıldı. Bu salgından insanların yanı sıra bir çok hayvan da nasibini aldı.

Ölenler, statüsüne bakılmaksızın toplu mezarlara gömüldüler. Avrupa nüfusunun üçte biri bu salgında hayatını kaybetti. Bu durum Asya’da da görüldü fakat ilk başta Afrika’nın sadece mağribi bölgesinde tesirini gösterdiyse de  zamanla geri kalanına da yayıldı.

İnsanlar, o dönemde hastalıktan kurtulmak için bir çok şey denedi. Hastalığın çok yoğun görüldüğü bölgelerde karantina uygulamasına girişildi. Karantina, Hazreti İsa’nın doğada geçirdiği 40 gün örnek alınarak 40 gün olarak uygulanıyordu. Karantina kelimesinin kökeni; İtalyanca “qaranta qiorni“, yani “40 gün” demekti. Bu uygulama hastalığın daha çok  yayılmasını engelledi.

17. yüzyıl Avrupa’sında, veba kurbanlarına bakan doktorlar, o zamana uygun karanlık renklerde olan kostümler giyiyorlardı. Kendilerini başlarından ayaklarına kadar  örtüyor ve uzun kuş gagasına benzeyen maskeler takıyorlardı. Maskelerin iç kısımlarını şifalı otlarla destekliyorladı. Gagalı veba maskelerinin arkasındaki asıl neden, bu tehlikeli hastalığın doğası hakkındaki yanlış bir fikirdi.

Bu dönemde Hıyarcıklı veba salgınları sırasında, hastalığın yakaladığı kasabalar, hem zengin hem de fakir sakinler veba doktorlarını işe aldı.  Bu doktorlar, koruyucu karışımlar ve veba panzehirleri olduğuna inanılan reçeteler yazdılar, vasiyetlere şahit oldular ve otopsiler yaptılar. Bazıları bunları yaparken gagalı maskeler taktı. Kostüm genellikle 17. yüzyılda birçok Avrupa kraliyetinin tıbbi ihtiyacını karşılayan bir doktor olan Charles de Lorme’ye atfedilmektedir. Bu kraliyet insanları arasında Kral Louis XIII ve Marie de Médici’nin oğlu Gaston d’Orléans da vardı.

Veba’dan ölen soylular arasında; Aragon Kralı IV. Pedro’nun karısı Kraliçe Leanor ve Kastilya Kralı XI. Alfonso’nun  oğluyla evlenmeye giderken Bordeaux’da ölen, İngiltere kralı III. Edward’ın kızı Joan da vardı. İki Canterbury başpiskoposu peşi sıra hıyarcıklı vebadan öldü. Daha birçok devlet adamı, dük, düşes, lord bu hastalıktan öldü.

Kara veba, Kara ölüm, Hıyarcıklı, ismi ne olursa olsun bir çok insanın hayallerini ve hayatlarını bir çırpıda aldı. Bugün yaşadıklarımız, insanoğlunun çok iyi uyguladığı o kollektif  çalışmaya en çok ihtiyaç duyduğu zamandır. Birlikte ama uzaktan…

  

Yazar Hakkında

Murat Cambul

Happy
Happy
50 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
50 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
Önceki içerik Kripto Para Çılgınlığı
Akıllı Cihazlar ve Nesnelerin İnterneti Sonraki içerik Akıllı Cihazlar ve Nesnelerin İnterneti Kavramı

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir Cevap Yazın

Sosyal Medya Hesaplarımız
%d blogcu bunu beğendi: