Hollywood’a Rakip Sinema Sektörümüz (!)

Hollywood'a Rakip Sinema Sektörümüz (!)
Okuma Süresi:3 Dakika, 15 Saniye

Ülkemizde yapılan birçok dizi veya film projesi maalesef ki oldukça vasat durumda… Dağ serisi ve Ayla gibi yapımları hariç tutmakla birlikte ne yazık ki ortaya çıkartılmış elle tutulur bir proje bulunmuyor. Tabii ki verdiğim örnekler çoğaltılabilir ama bu durumda da terazinin ağır basan tarafında altını çizerek söylüyorum “ne yazık ki” berbat projeler bulunacaktır. Nedendir bilinmez ama çok iyi oyuncularımız ve yönetmenlerimiz bulunsa dahi tabiri caiz ise içine çeken yapımlar izleyemiyoruz. Senaryolarımız oldukça kısır kalmakta ve sürekli kendini tekrar etmektedir. Bu işin uzmanı değilim fakat bir izleyici olarak gerçek sanatçılara ve mükemmel senaryo malzemesine sahip bir coğrafyanın nasıl bu kadar kısır bir dizi ve film sektöründe takılı kaldığına anlam veremiyorum.

Her sezon farklı ekip ve farklı isimle vizyona giren ve birkaç sezon zorla ilerleyen zengin kız fakir oğlan dizilerini hepiniz bilirsiniz. Veya bir erkeğin etrafında yarışan iki üç kadının komik ve acınası senaryolarını mutlaka görmüşsünüzdür. İnsan izlerken bu oyuncular “ya biz ne yapıyoruz” demedi mi diye kendine sormadan edemiyor. Oysa eski Yeşilçam filmlerinde ki tat herkesin damağında kalmıştır. O kadar bizden, içimizden senaryolar yazılmış ve samimiyetle oynanmıştır ki izlerken bunu fark eder ve kendinizi bir tebessüm halinde bulursunuz. Demek ki bu sektörde önemli olan tek şey teknoloji ya da yüksek bütçeler değil de tüm bunların yanı sıra olmazsa olmaz olan; kaliteli senaryo ve samimiyetmiş. Tarihi dizi mi çekmek istiyoruz bir kütüphaneyi ağzına kadar dolduracak bir tarihimiz var ama nedense biz bununla kalmayıp bu tarihe de bir şeyler eklemek zorunda hisseden senaristlerin kaleminden çıkan o saçma tarih dizilerini ya da filmlerini izlemek zorunda kalıyoruz. Aksiyon içerikli bir proje yapmak istiyoruz ve bunu Türk askeriyle yapalım diye karar aldık; hadi herkes askerlik anılarını anlatsın da bir senaryo yazalım der gibi film yapıyoruz ama nedense bir askeri danışman tutmaya bütçe ayırmıyoruz, ayırsak bile tavsiyelerine uyup gerçekçi bir yapıt ortaya koymak yerine abartı figürler ekleyip projeyi berbat ediyoruz. Biz diyorum çünkü izlemekte en az yapmak kadar Türk milletine sorumluluk yüklemektedir. İstanbul’un fethini anlatan bir film yapmak için Türk sinema tarihinin o zamana kadar ayrılan en yüksek bütçesini kullanan film ekibi bir danışman tutmak zahmetine katlanmayıp Akşemsettin’i iki karış sakallı bir oyuncu ile canlandırmıştır. Akşemsettin kösedir, bu yüzden ‘ak’ mahlasını almıştır. Bu durum ufak bir detay olsa bile durumun vahametini gözler önüne seriyor.

Belki de başka bir sorun olarak ele alabileceğimiz konu ise Amerikanvari projeler yapmaya çalışmaktır. Bu bize uymaz çünkü kültür farkı vardır. Bizim süper kahramanımız Tarkan’dır, Battalgazi’dir. Biz tayt giyip bina tepelerinde peleriniyle uçan kaslı delikanlılardan oluşan filmler yapmaya çalışırsak bu bize uymaz. Çünkü Türk insanı kendinden bir parça ister, izlediği dizide ya da filmde kendini de bulmak ister. Türk milletinin çakma kahramanlara ihtiyacı yoktur; Türk milleti birçok gerçek kahramana sahiptir. Şanlı bir tarihe köklü bir geçmişe sahiptir bu yüzden çakma kahramanlar tutmaz. Tüm bunlar yetmezmiş gibi birde tek amacı milleti uyuşturmak olan saçma sapan gündüz kuşağı programları var. Hayatta hiçbir vasfa sahip olamamış iki üç kadın, gelin olmalarıyla övünüp kolundaki bileziklerle hatta ve hatta koltuklarının markalarıyla var olmaya çalışmaktadır. Oysa Türk kadını öyle midir? Çölde kalsa su çıkarır, kutuplara gitse ateş yakar ısınır! Birbirlerinin kahve fincanlarıyla alay eden vasıfsızlar şöyle dursun bir de kıyafet giyip kendilerini “showroomlara’’ çıkartıp türlü türlü saçma bahaneler üreterek ağlayan bayılan kavga edip gündeme gelmeye çalışan insanlar görüyoruz televizyonlarda. Ya da yine tırnak içinde söylüyorum “yaratılmış” yapay aşk böcekleri bir eve kapatılmış çöpçatanlık yapılmaya çalışılan programların mevcudiyetini görüyoruz. Bu programlara yerleştirilen sözüm ona delikanlılarımız yalan aşklarını bahane ederek yalandan kavgalar ediyor ve hatta o kadın benim nidaları atarak kavga ettikleri öbür delikanlıyla üç gün sonra canciğer kuzu sarması oluyor.

Ne yazık ki halkımız bu projeleri izliyor ve izlettiriyor. Sanırım artık bu sanal afyonlara dur demenin ve bu işle iştigal edenleri düzgün projeler çıkartmaya zorlamalıyız. Bu aptal projeleri ortaya koyup milleti uyuşturan toplumun ahlak yapısını isteyerek ya da istemeyerek bozan senaristlerin, yönetmenlerin veyahut oyuncuların ellerinden çıkan aptal sorumsuz projelerin son bulmasını dileyerek Türk sinemasının güzel yerlere gelmesinde izleyenlerin sorumluluğunun yapanlardan çok daha fazla olduğunu hatırlamak gerek…

Yazar Hakkında

Samet Başaran

Happy
Happy
67 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
33 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %
Teorinin Komplosu – Aşı Önceki içerik Teorinin Komplosu – Aşı
Ucubesel Dönüşüm Sonraki içerik Ucubesel Dönüşüm

Average Rating

5 Star
0%
4 Star
0%
3 Star
0%
2 Star
0%
1 Star
0%

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Sosyal Medya Hesaplarımız