Bir jeoloji mühendisinin hayatında iz bırakan yerlerden biridir Gökçeada. Değişik mostralara sahip jeolojisi, rehberler eşliğinde gezilecek alanları ve denize girilecek koyları, yeşilliklerle ormanlarla dolu doğası ve bu doğanın sağlamış olduğu tertemiz havası, yardımsever sıcakkanlı insanları ve geriye kalan her şeyiyle mükemmel bir adadır. Sizlere bu yazımda adaya hem gezmek, tatil yapmak amaçlı giden biri olarak, hem de mühendis olarak deneyimlediğim kayaç yapısı, bazı formasyon isimleri, arazide karşılaştığım zorluklar, arazi esnasında keyif aldığım ve eğlendiğim konulardan bahsetmek istiyorum.
Kampüslerinden biri Avcılar’da bulunan eski adıyla İstanbul Üniversite’si yeni adıyla İstanbul Cerrahpaşa Üniversite’si olan yerden bölüm arkadaşlarımla beraber iki hafta sürecek olan kamp stajımızı yapmak üzere sabah saatlerinde yola çıktık. Çanakkale’ye gelip vapura bindiğimiz zaman öğle saatlerini çoktan geçmiş, adaya vardığımızda ise saat akşam 17.30 sularındaydı. Konaklama yapacağımız otele yerleştikten sonra akşam yemeğine geçilmiş ve ardından bize rehberlik edecek olan bölüm başkanı hocamız kamp stajı boyunca yapılacak program ve uyulması gereken bazı kurallar hususunda bizlere kısa bir toplantı yaptı.
Stajın ilk günü adayı tanımak adına hocalarımız adada bulunan bazı köyleri ve çalışma yapacağımız alanlarda bulunan bazı mostraları bizlere göstererek kayaç yapısı, formasyon isimleri hakkında bilgiler verdi. Bu staj zamanı boyunca hocalarımızdan edineceğimiz ilk ve son bilgi alış günü olacaktı. Sonrasında yapacağımız, edineceğimiz tüm bilgiler kendi çaba ve bilgi birikimimiz ile yapılacaktı.
İlk günün akşamında öğrenciler yedili gruplara ayrıldı ve toplamda altı grup oluşturuldu. Her gruba belli kilometrekare alan verilerek, staj sonunda arazi alanlarına ait yapılacak olan tez ve sunum çalışması olacaktı.
Nihayet ikinci gün gelmiş ve sadece teorik bilgiye sahip olan yedi arkadaş çalışıp işe koyulmaya başlamıştık. Arazi konusunda edineceğimiz en büyük tecrübeyi bu stajda edinmiş olacaktık. Bize adanın deniz kısmına yakın olan Uğurlu köyü gelmişti. Buraya ait olan eskiden çalışılmış genel jeolojik bilgileri hocalarımızdan ve gerekli arşivlerden temin ederek ön bilgi edinmeye başladık.
Araziye başlamadan arkadaşlarımızla öncelikli olarak ufak bir planlama yaparak “nasıl bir yol izlememiz gerekir” konusunda fikir alışverişi yaptık. Planımızı oluşturduktan sonra nihayet heyecan verecek muhteşem bir serüvene koyulduk.
Çalışma alanımız olan Uğurlu köyü ve civarında formasyon olarak Koyunbaba, Soğucak, Ceylan formasyonları, magmatikler ve alüvyon alanları bulunmaktaydı. Arazi esnasında kayaçları tanıma konusunda çok zorlandığımız ve hatta fazlaca tartışmalara düştüğümüz yerler oldu. Fakat bu tartışmaların her birinde birbirimize bilgi birikim olarak çok şeyler kattık.
Arazi esnasında inlediğimiz kayaçlar, içeriğinde bulunan fosiller, kayaçların birbiri üzerine gelme şekilleri, eski yapılmış çalışmalar (literatür) vb. ile arazi yapısı hakkında bazı sonuçlara vardık.
Bu sonuçlara göre; en altta,içerisinde bulunun fosiller ve çeşitli yaş analiz yöntemleriyle elde edilenalt eosen yaşına sahip eski lagün-delta ortamını veren, formasyonun tabanında çakıllı kumtaşı ile başlayan tavanına doğru kumtaşı-şeyl ardalanmalı olarak oluşan, günümüzde istiridye cinslerinin fosilleri olan Ostrea,çeşitli organizmalar tarafından oluşan dikey silindirik şekilli Scolitos gibi fosilleri içeren Koyunbaba Formasyonu bulunmaktadır. Bu formasyon Geçişli-ardalanmalı şekilde, yine ağırlıklı olarak içerisindeki fosillerin belirlediği yaş bulgusu ile belirlenen orta eosen yaşlı Soğucak Formasyonuna geçmekte ve Soğucak Formasyonu sığ denizel ortamı belirtmektedir. Soğucak formasyonu merceksi bir fosil olan nummulites, istiridye cinsi olan ostrea, midye türlerinden pelecypod, deniz kestanesi olan Micraster, kalp kestanesi cinsi olan Schizaster, kalem deniz kestanesi türü olan Cidarisfosilleri içeren kireçtaşlarından oluşur. Soğucak Formasyonu da uyumlu ve ardalanmalı şekilde, çeşitli yaş analiz yöntemleri ile elde edilmiş üst eosen yaşlı Ceylan Formasyonuna geçer. Ceylan Formasyonu ile deniz seviyesinin yükselmesi anlamına gelen transgresif istif sona ererken,deniz çekilmesi olan regresif istif başlamaktadır. Tabanda kumtaşı ile başlayan Ceylan Formasyonu şeyl-marn ardalanmalı şekilde devam eder. Tüm birimleri ise magmatikler intrüzif ( magmanın daha önceden var olan kayaları zorlayarak yukarı çıkarken kabuk içinde soğuyup katılaşması) bir şekilde kesmekte ve tüm bu formasyonları Kuvaterner yaşlı alüvyon örtmektedir.
Bu belirtmiş olduğum formasyonların her birini tanımlarken birçok farklı macera da yaşadık. Arazinin en yüksek tepesi olan Doğan Tepe’nin zirve noktasına ulaşmaktan tutun da sırtınızda araziden topladığımız taş örneklerinin yüklemiş olduğu on kiloya yakın yük ile yamaçtan aşağı yuvarlanmaya, dikenli otların arasında zar zor geçmeye çalışırken dikenlerin üzerine düşmeye varıncaya kadar birçok güzel şey yaşadık.
Kavurucu yaz güneşinin altında sırtımızda çantalar ile günlük ortalama 16-17 km yolu yürümek insanı normal durumlardan daha fazla yoruyordu. Gün içerisinde genelde öğle saatlerine doğru mola vererek çantalarımızda akşamdan hazırladığımız kumanyalarımızı veya planladığımız rota üzerinde bir köy var ise orayı durak noktası olarak kullanarak soluklanma şansı buluyorduk. Bu mola zamanları bana en keyif veren zamanlardan biriydi. Çünkü gün içerisinde yaşadığım yorgunluğu ufak da olsa almasının yanında, akşamdan hazırladığımız kumanyalarımızı yemek için durduğumuz mola yerlerinin verdiği huzur ve genelde köy yerlerinde karşılaştığımız insanlarının sıcakkanlı yaklaşımları, yardımsever tavırları ve bizlere gösterdikleri ilgi insanın içine mutluluk aşılayan türdendi.
Staj zamanımızın bitmesine son gün kaldığında ise yaptığımız tüm gözlemleri, verilen her bir kilometrekare alanı adım adım gezerek oluşturulmuş jeolojik haritaları, bu haritalardan oluşturulmuş kesitleri ve gözlem noktalarından alınan örnekleri, fotoğrafları bir sunum halinde oluşturduk. Bu sunum ise bize arazi çalışmasından da fazla heyecan verdi. Çünkü yapacağımız sunumu bizlere staj boyunca eşlik eden hocalarımızın profesörlerimizin karşısında sunacak ve kendimizi kanıtlayacaktık.
Son günün akşamında grup arkadaşlarımızla edindiğimiz tüm bilgi birikimlerimizi, gözlemlerimizi, tecrübelerimizi birleştirerek nihayet yapacağımız sunumu hazırladık ve hocalarımıza bizleri takdir edeceği bir sunum sunduk.
Stajımız artık bitmiş, acısı ve tatlısıyla birçok güzel macera ve anı biriktirmiştik. Yolun başında çok zorlanacağımızı, nasıl biteceğini düşünerek geldiğimiz Gökçeada kamp stajının bu denli kısa sürmesine şaşırmış ve aynı zamanda üzülmüştük. Fakat yazımın başında da belirttiğim gibi Gökçeada bir jeoloji mühendisinin yapacağı en güzel arazi alanlarından ve hayatında kesinlikle iz bırakacağı bir yerdir.
Hiç yorum yok