Yeniliklere veya anlamadığımız şeylere itiraz etmemiz kadar doğal bir şey yok. Sonuçta alışkanlıklarımızdan vazgeçmek hepimize zor gelebilir. Tarih boyunca yeni fikirlere, icatlara, keşiflere, teknolojik gelişmelere karşı çıktık ve bazen bunun sonuçları bazı kimseler için ağır oldu. Tarihte bunun birçok örneği var; mesela yunan filozof Socrates yeni sorular sorduğu, farklı fikirler ortaya attığı için idam edildi. Galileo dünyanın değil güneşin merkezde olduğunu ve dünyanın güneş etrafında döndüğünü söylediği için az kalsın engizisyon mahkemelerinde idam edilecekti. Takiyüddin’in yaptırdığı Galata semtindeki rasathane uğursuzluk getirdi denilerek bombalanıp yerle bir edildi. Nokia şirketi akıllı telefon işine girmediği için küçüldü. Hatta telefonun icadı üzerine dönemin ABD Başkanı Rutherford B. Hayes; “Telefon çok büyük bir icat ama bunu kim kullanır ki?” (1877) demiştir.
Şimdi bunları görünce aklıma şimdilerde kızamık ve çiçek aşılarını olup, yeğenlerine ve çocuklarına yaptıran, ama sıra Covid aşısına gelince bin dereden su getiren, bununla da kalmayıp karalama kampanyasına giren insanlar geliyor. Koskoca bilim adamları yerine bu konuda bilgi sahibi olmayıp sadece sağda solda duyduklarına inanan arkadaşlarımızı dinlemediğimiz için bir de üstüne suçlu oluyoruz.
Komplo teorileri elbette geleceği tahmin etme ve olası olumsuzluklara önlem alabilmemiz için gerekli olsa da, her komplo teorisinin doğru olacağı anlayışından bir şekilde çıkmamız gerekiyor. Velev ki gelen aşılar anlatıldığı gibi insanlara zarar veriyor. Peki biz bunu nereden bileceğiz? Bundan sonraki yararlı aşıları zararlılardan nasıl ayıracağız? Ben şahsen bunu ancak sağlık çalışanları ve devletler aracılığı ile öğrenebilirim, onun dışında üç beş kişi diyor diye riske girebileceğimi sanmıyorum.
Bir de madalyonun diğer tarafından bakalım, hani aşının güvenliğine inanmayan arkadaşlar tarafından; onlar da kendi açılarından gayet haklı... Bu bilgi kirliliğinde gerekli bilgilendirmeyi yapmazsanız insanların komplo teorilerine sarılmasından daha doğal ne olabilir? Çin’den gelen aşı hakkında çeşitli spekülasyonlar, gerekli bilgilendirme yapılamadığı için insanlar üzerinde şüphe oluşturuyor. Tıp ilminin bu kadar ilerlediği, ama bir yandan da kötü amaçlı tıbbi aksiyonların bolca kullanıldığı bu dönemde tereddüt etmek ne kadar yanlış olabilir? İnsanlar sadece yüzeysel olarak bir-iki dakikalık reklam geçişleriyle değil, iş yerlerinde, okullarda, kamu kuruluşlarında yeterli eğitimden geçirilmeli ve dolayısıyla güven sağlanmalı ki, insanlar devletin önerdiği aşıyı gönül rahatlığıyla vurulabilsin.
Sonuç olarak herkesin bu aşıları gerek devlet zoruyla, gerekse zamanla isteyerek olacaklarından şüphem yok. Belki süreci biraz uzatacak olsa da, insanlar mevcut durumun düzelmesi için her türlü girişimde bulunacaktır. Eski normale dönebilmek dileğiyle..
Hiç yorum yok