“Resim yapmayı düşlüyorum sonra rüyamı resimliyorum”
Bu yazımda sizlere 27 yaşında ressam olmaya karar veren, epilepsi hastalığının da etkisi ile halüsinasyonlar gören, kendi kulağını kesen ve boyalarını yiyen bir sanatçıdan bahsedeceğim. Evet doğru okudunuz, kendi kulağını kesen bir sanatçıdan bahsedeceğim. Günümüzde en değerli ressamlar arasında ismi hayranlıkla anılan Vincent Van Gogh 1853 yılında Hollanda’da doğdu. Ailesinde de sanatla ilgilenen kişiler bulunan Van Gogh’un iki erkek üç de kız kardeşi vardı. Vincent Van Gogh, bilinen en iyi post empresyonist (yeni izlenimcilik) sanatçılarından biridir. Sanatçı olmaya karar vermeden önce öğretmenlik, din adamlığı ve ticaret gibi bir çok meslek alanında başarısız olmuştur.
Çocukluk ve gençlik yıllarında da resimle uğraşmayı seven Vincent 27 yaşından sonra tam olarak kendini bu sanat dalına adamaya başlamıştır .İlk dönemlerinde Japon baskı ve gravürlerinden çok etkilenen Vincent, çizimlerine kalem ve kömür çubukları ile başladı. Genelde taşra, fakirlik ve işçi temalı resimler çizen Gogh, kahverengi ve yeşil renkleri yoğun olarak kullanmıştır. Resimleri genel anlamda kasvetli ve hüzünlü temalar içeriyordu.
Van Gogh’a ait bir çok bilgiyi kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplara borçluyuz. Theo hem maddi hem manevi olarak Vincent’e ciddi anlamda destek vermiş ve onu ressam olması için adeta motive etmiştir. Bir çok eserini satışa çıkarsa da bu eserler o dönemde rağbet görmemiştir.
Theo’nun önerisi ile ‘’ İzlenimcilik’’ adlı yeni bir resim tarzını öğrenmek için 1886 yılında Paris’e taşınan Vincent, burada bir çok ünlü yazardan etkilendi. Bu süreçte daha parlak renkler kullanmaya başlayan Vincent resimlerinde Paris’in sokaklarını, kafelerini ve kırsalını konu edindi. İnsanların portlerini çizmeye başlayan Vincent kimseyi bulamadığında model olarak kendisini kullandı. O dönemde kendine ait yirmiye yakın portre çizdi.
Bir süre daha Paris’te yaşamaya devam eden Vincent, daha sakin bir hayat sürmek için Fransa’nın güneyinde bulunan Arles’e taşındı. Hayatındaki bunca radikal değişikliklerden sonra bile istediği başarıları elde edememesi, babasının ölümü ve başından geçen umutsuz aşk deneyimlerinin de etkisi ile psikolojisi iyice bozulan Vincent Arles’te kendisine arkadaşlık eden bir başka sanatçı Paul Gaugin’in, bir tartışma sonucu yanından ayrılması üzerine kendi kulağını kesmiştir.
20’li yaşların sonlarında boyamaya ve hayatının son iki yılında çalışmalarının çoğunu üretmeye başlamış olmasına rağmen 10 yılda neredeyse 900 tane resmi bulunmakta. Bu da haftada yaklaşık 2 resim yapmış olduğu anlamına geliyor. Ayrıca tüm resimleri, çizimleri ve eskizlerinin toplamı yaklaşık 2000. Bu bir ressam için inanılmaz bir sayı. Fakat bunlara rağmen o da birçok sanatçı gibi ancak ölünce değeri anlaşılan bir ressamdı. Yaşadığı dönemde ne yazık ki sadece tek bir fotoğrafı satıldı.
Psikolojik durumundan dolayı kendisine bakmakta zorlanan Vincent akıl hastanesine yatırıldı. En ünlü resimlerinden biri olan Yıldızlı Gece tablosunu o dönemde çizmiştir. Bu süreçten sonra da ruh sağlığı kötüleşmeye devam eden Vincent 29 Temmuz 1890 tarihinde 37 yaşında intihar ederek yaşamına son vermiştir.
Vincent van Gogh'un en ünlü tablolarından bir kaçı aşağıdaki gibidir;
- 1885- Patates Yiyenler
- 1888- Kafe Terasta Gece
- 1888- Arles'daki Yatak Odası
- 1888- Ayçiçekleri
- 1888- Ren Nehri'nde Yıldızlı Bir Gece
- 1889- Yıldızlı Gece
- 1890- Buğday Tarlası ve Kargalar
- 1890 - Tutuklular Çemberi
Hiç yorum yok