
İnsan, yaşı ilerledikçe anlıyor duygularının, düşüncelerinin ve hayata bakışının değiştiğini. İş hayatımda tecrübe kazandıkça bazı ciddi sorunların farkına vardım.
Ben kendimi bildim bileli iş hayatının içindeyim. Çalıştığım oto kılıf, mobilya döşeme, çanta sektörlerinde birçok işçi arkadaşımın yaşadığı ücret, sağlık ve bunların sonucunda gelişen ailevi sıkıntılarına şahit oldum. Bu süreçte birçok insanla diyalog kurma imkanı buldum. Hemen her işçinin dileği hakkettiğini kazandığı bir iş; daha refah, sağlıklı ve gelecek kaygısından uzak kaliteli bir yaşam sürmektir. Lakin günümüzde bu pek de mümkün olmuyor. İşçilerin sırtından milyarlar kazanıp hanlar, fabrikalar kurup; işçinin hakkını ödemeye gelince bin dereden su getiren patronların zihniyetleri tüm insani dileklerin önüne set çekiyor.
Ülkemizde her işçi, iş hayatında bir çok sıkıntı yaşıyor. Bunların başında iş sağlığı güvenliği, maaşlarda gecikme ve türlü mobingler ile işsiz bırakılma tehdidi geliyor. Ama en önemlisi bunlarla birlikte gelişen psikolojik ve ailevi sıkıntılar. İntihara kadar giden süreçler bile olabiliyor.
İlgili kurum ve kuruluşlarımız gerekli düzenlemeleri yaparak işçileri yasalarla daha sağlam güvenceler altına almalıdır. İşverenler ise işçinin hakkını alın teri kurumadan vermeli ki işçi değer bulsun. İşçiler ekonomik, sosyal bir çok sorunu düşünmek zorunda bırakılmamalı. İşçinin hakları hiç kesintisiz ve tam olarak verilmeli.
Yukarıda belirttiğim üzere çalıştığım her sektörde bugüne kadar çekirdekten yetişerek ustalarımdan aldıklarımla onların düzeyine çıkmak için elimden geleni yaptım ve yapıyorum. Bu süreçte edindiğim her bilgi benim için faydalı oldu.
İŞÇİ toplum refahının temelidir. İŞÇİ kazanırsa ekonomi kazanır güçlenir. Ekonomi güçlenir ve refah artarsa DEVLET güçlenir…