
Anılar…
İnsanın sonunu bilerek ve isteyerek sonunu tamamlamadığı, hep sonuna üç nokta koyduğu bir yanıdır. Hep onda kaldığı, söylemek, anlatmak istediği, ömrünün her döneminde yaşamak istediği bir yanı.
İnsan iyi ve kötü anılarında kalmak, sevdiklerini, özlemlerini ve kendini tekrar tekrar yaşamak istiyor. Kimisi babaannesi ve mahallenin teyzeleriyle girdiği belediye ekmek kuyruğu sohbetlerinde, kimisi üniversite anılarında, kimileri 60 ve 80’lerdeki anılarında kalmak ve yaşamak istiyor; yaşıyor da.
Ben ise hala beni güldüren anneannemin onca rahatsızlığına ve yasak olmasına rağmen geceleri herkes uyuduğunda bir ajan misali mutfağa sızıp babama yakalanmasında kalıyorum. Anacığımın “çocuklarım” deyişinde kalıyorum.
Sevgili Okurlar; ANILARIMIZ BİZİMDİR. Bu yüzdendir ki: ANILARIMIZA TUTUNMALIYIZ. ONLARI HAK BAKİ OLANA DEK SIKI SIKIYA TUTMALI VE KENDİMİZİ BIRAKMAMALIYIZ! Bizden sonra anılarımız, sevdiklerimize emanet. Unutmayalım !
Ne demiştik bir önceki yazıda: İnsan anılarında en sonunda kendi hayatını tutar.
Ve şunu da demiştik: Bunu nereden mi biliyorum?
Sevgili Okurlar; bunu 63 yaşında bile hayatında biriktirdiği tüm anılarını birini bile unutmadan kardeşleri ve ailesine her defasında ilk gün ki gibi tas içten yaşayan ve bizleri DEDE KORKUT misali içine çeken; ki bizimde içine daldığımız “BABAMDAN!”
Kıssadan hisse siz değerli okurlara…
Yazarın son sözü “ANILARINIZA TUTUNUN!”